İTALYAN OYUNU: Uyanış ve Düşüş

Spor tarihinin en önemli birkaç isminden olan Kobe Bryant’ı sonsuz sevgi ve saygıyla anıyorum. Spor artık daha farklı olacak.

Milan için uzun zaman sonra işler ilk kez yolunda görünüyor. Geçtiğimiz haftalarda aldıkları puanlarla çıkışa geçen Pioli’nin öğrencileri, Brescia maçında öldü öldü dirildi.

Oyuna hâkim bir tarafın olduğunu söylemekte güçlük çekeceğimiz mücadelenin ikinci yarısı tamamen Brescia’nın kontrolündeydi. Brescia, bu süre zarfında golü bulsa VAR’a takıldı.

İptal edilen golün ardından Milan’ın silkindiğini söyleyebiliriz ve bu silkinmeyi son zamanların en formda oyuncusu olan Ante Rebiç’in golüyle sonuca çevirdiğini notlarımız arasına ekleyebiliriz.

Milan’ın işi hala çok kolay görünmese de form grafiğini koruyabilirse kendini Avrupa Ligi tablosunda görmesi işten bile değil.

Geçtiğimiz haftanın en büyük sürprizini gerçekleştiren Ferrara temsilcisi Spal, küme hattından kendi sahasında alacağı bir Bologna galibiyetiyle kurtulmak istiyordu. Aslında hedeflenen ve başlangıç çok da birbirinden uzak değildi. Penaltı golüyle öne geçen Spal adeta, “şimdi işleri karıştırayım” dercesine bir hatayla santradan gelişen atağı gol yiyerek uzaklaştırdı…

Bologna’nın beraberlik golüne rağmen çok etkin olmadığı bir ilk yarı izledikten sonra hafta içi Atalanta’dan kiralanan Musa Barrow devreye girdi. Topla ilk buluşmasında attığı golle dengeleri bozup patlayıcı oyunuyla üçüncü bölgede çok alan açtı ve açtığı alanlardan birinde Poli golü bularak maçın sonucunu tayin etti.

Atalanta’nın yaptığı şeyi sözcüklerle aktarabilmek bugüne kadar aktarmakta en zorlanacağım durum olabilir. Devre arasından formda gelen Torino’yu, Torino’da tam 7 golle yenmek… 7 golle yenmekle kalmayıp rakibinin psikolojik limitlerini de ortaya çıkardı. Lukiç’in gördüğü kırmızı kart bunun bir yansıması. Josip Iliçiç, İtalya’ya adım attığı ilk günden beri beğenilen, dikkat çeken bir oyuncu. Ama Atalanta’ya gelişiyle beraber evrildiği kimlik onun limitlerini tahmin etmemizi zorlaştırıyor. Maçı 4-0’a getiren golü tarif etmesi zor bir gol. Spal mağlubiyetinden sonra “acaba” diye düşünenlere en net cevabı verdiler. Gian Piero Gasperini’yi ve Atalanta’yı bu görkemli galibiyetinden dolayı ayakta alkışlamak bile hafif kalacaktır ama klavyeyi bırakıp ayakta alkışlayacağım.

Parma’nın bu sezonki başarılı form grafiği kendi sahasında aldığı Udinese galibiyetiyle devam etti. Devre arasında Juventus’la anlaşan genç yeteneği Dejan Kulusevski’nin üstün oyunuyla Udinese savunmasını hırpalayan Parma, istediği skoru, istediği oyunla elde etti. Udinese ikinci yarıda oyuna biraz daha dâhil olsa da golü bulamayınca direnci kırıldı ve maç 2-0’lık skorla sonlandı.

Inter yine kendi kendini zor duruma düşürdü. Üstün olduğu bir maçta sezonun ilk yarısının flaş ekibi Cagliari’ye karşı üstünlük sayısını yeni transferi Ashley Young’un asistinde Lautaro Martinez’le bulduktan sonra bastırmaya devam ettiler. Ama sorun işte tam olarak burada büyümeye başlıyor; golü bulamadıkça golden uzaklaşıyor. Cagliari tarafı hakkında söyleyebileceğimiz tek şey form tutamadıkları halde bu deplasmandan gelen 1 puanla moral kazandıkları. Inter, atabileceği birçok pozisyonu cömertçe harcadıktan sonra kontrayla yıkıldılar. Radja Nainggolan’ın alıştığımız gollerinden bir tanesiyle beraberlik onların bu haftaki menüsü oldu. Formda bir Juventus’la girilen şampiyonluk mücadelesinde bu puan kayıpları çok can yakacaktır.

Napoli için alınabilecek en değerli 3 puan belki de Juventus karşısında alınan oldu. Kaotik bir sezon geçiren Napoli’nin Juventus karşısında şansı olmadığı düşünülse de beklenmedik şekilde kolay golü buldular. Juventus baskısını hissettikleri dakikalarda Lorenzo Insigne’den gelen enfes gol ise haftanın akılda kalan anlarından biriydi.

Merih’in sakatlığının Juventus savunmasını bu kadar etkileyeceğini belki de Merih’in kendisi dahi bilmiyordu. Torino şehrine adım attığı ilk günden beri sakarlıkları ve hatalarıyla dikkat çeken De Ligt, bu maçta da dikkat eksiklerini herkese gösterdi. Juventus için Inter’in ve Lazio’nun puan kaybettiği bir haftada mağlup olmak kötünün iyisi dememize sebep olacaktır.

Derby della Capitale ya da bir başka deyişle Roma derbisi. Roma şehri için futbol, bu senenin başarılı noktalarından biri. Rekabetçi ve başarılı iki takımın maçında ibre az da olsa Lazio’dan yanaydı ama sahadaki görüntü Roma’nın daha iyi olduğu şeklindeydi. Daha etkili olan Roma bu sayede golü de bulup ezeli rakibi karşısında kontrolü eline geçirdi ama alışılagelmiş bir Roma sorunu olan savunma, Lazio’nun yüzünü güldürdü.

İkinci yarıda oyun tamamen Lazio’nun yarı sahasındaydı ama Roma’nın sonuca gitme konusundaki sorunları bu noktada gün yüzüne çıktı. Roma’nın VAR’dan dönen penaltısı, İtalya’da gecenin en tartışılan konularındandı.