SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

Duygularımızdan Başka Neyimiz Var?

| 26.11.2020 13:30

Maradona sadece yardım ettiği insanların değil çok daha fazlasının hayatını kurtardı. Bunlardan biri de ünlü yönetmen Paolo Sorrentino'ydu. Ekim Deniz Çiftçi yazdı.

Duygularımızdan Başka Neyimiz Var?

 “O mu?” sorusuna kesik kesik verilen “sanırım evet” ve “vay be” şeklindeki cevapların ardından kıvırcık saçlarıyla, kafasındaki şapkasıyla sıcak su havuzundan çıkmak üzere yavaş yavaş havuzun merdivenlerine doğru biri yönelmeye başladı. Kameranın çekim açısı genişlemeye başladıkça karakterin yağlı gövdesini, taşımakta zorlandığı göbeğini ve en önemlisi tüm sırtını kaplayan Karl Marx dövmesini görmeye başladık. Kimileri için yalnızca şapkasıyla bastırdığı kıvırcık saçları bile karakterimizi yeşil sahaların ünlü bir ismine benzetmeye yetmişken Marx dövmesinin görünmesiyle birlikte karakteri tanıyanların yüzüne soru işaretleriyle dolu bir gülümseme yayılmaya başladı. Soru işaretlerinin sebebi ise postmodern anlatımdaki başarısıyla ünlenerek son dönemin en iyi yönetmenlerinden birisi olarak gösterilen ve nihayetinde de 2013 yılında Muhteşem Güzellik filmiyle Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını kazanan İtalyan yönetmen Paulo Sorrentino’nun 2015 yılında vizyona giren Gençlik filminde Arjantinli Diego Armando Maradona’nın neden yer aldığıydı.

Paolo Sorrentino e il calcio | L'Ultimo Uomo

Gençlik filmi bizlere filmin konusunu net bir şekilde söyleme imkânı sunmamasına rağmen seyirciyi bütünüyle içine alarak filmdeki ana karakterlerimiz Fred ve Mick’in İsviçre Alpleri’nde sakin bir otelde geçmişle olan muhasebelerini ve hayatlarının son günleri olarak düşündükleri günlerini nasıl geçirdiklerine dair açık bir gözlem fırsatı sunuyor. Ana karakterlerimizden Fred hayatını müzik uğruna harcayan bir bestekâr ve orkestra şefi olmasına karşın ilerleyen yaşı, hayata karşı duyduğu ilgisizliğin kontrol edemeyeceği boyutlara gelmesi sonucunda emeklilik kararı alarak kendisine gelen tüm teklifleri reddetmektedir. Eski dostu Mick ise “vasiyetim” olarak adlandırdığı son filminin senaryosunu kendi genç yazar ekibiyle yazmaya çalışan dünyaca ünlü bir yönetmendir. İki eski dost, filmde bir araya geldiği her sahnede geçmişteki aşklarından, yaşadıklarından ve hatırlamaya çalıştıklarından bahsederlerken bugüne dair konuştukları şey ise yaşadıkları prostat sıkıntısıdır. Filmi izleyen genç veya yaşlı herkese kendi hayat muhasebesini yaptırmayı başaran Sorrentino’nun bu noktada ise hem koyu bir Napoli hem de Maradona aşığı olmasının filme getirisini futbolla haşır neşir olmayan kimselerin anlaması çok daha güçtü. Nitekim filmin Amerikalı ortakları Maradona’yı tanımadıkları için Sorrentino’dan karakterin filmden çıkartılmasını istediler ancak kendi hayatında en az sinema kadar önemli bir yer tutan Arjantinli için filmin iptalini dahi göze alarak bu isteği reddeden ve nihayetinde filmde Maradona’yı görme şansını bizlere veren yönetmen, ilahi bir işin parçası olduğunu biliyordu. Maradona’nın kariyerinin her anını görme fırsatı yakalayan ve nihayetinde bugün geçmişteki ikonluğundan uzaklaşmış olan 10 Numara’nın geldiği durumu gören futbolseverler için filmin ilahiliği bu noktadaydı.

paolo sorrentino'dan netflix çıkarma

İtalyan yönetmen Paulo Sorrentino’nun Maradona’ya olan sevgisini gösterdiği ilk ve tek yer Gençlik filmi değildi. 2013 yılında Muhteşem Güzellik filmiyle adeta Roma’ya yazdığı bir aşk mektubunu bizlere gösterdiği filmiyle Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı’nı almak için sahneye geldiğinde ödül konuşmasında yaptığı "İlham aldıklarım... Federico Fellini, Martin Scorsese, Diego Armando Maradona... Napoli, Roma... Teşekkür ederim. Bu ödül ailem için, onlara atfediyorum" açıklamasıyla Tanrı’nın Eli’ne sahip olan faniye teşekkür etmesi herkesi şaşırttı. Daha önce hayatında Maradona adını duymamış kimseler için bir şey ifade etmeyen bu teşekkür, futbola kıyısından dahi olsa temas etmiş insanlar için güzel bir soru işaretiydi. Neden böyle bir teşekkür etme gereksinimi duymuştu? Sorrentino kendisine sorulan Maradona’nın neden bu kadar önemli olduğu sorusuna şu cevabı vererek tüm güzel soru işaretlerini hüzünlü bir şekilde ortadan kaldırdı;

“Elbette Maradona benim için çok değerli, bunun birçok sebebi var ama bir tanesi çok özel. O bilmiyor ancak farkında olmadan benim hayatımı kurtardı. Ben 16 yaşındayken ailem hafta sonu dağ evine gideceğimizi söyledi, bir yolunu bulup onları atlattım ve dağ evine gitmedim. O hafta Napoli-Empoli maçı vardı ve ben de Maradona’yı izlemek için oradaydım. Ailem dağ evindeki gaz sızıntısı nedeniyle vefat etti, eğer Diego’yu izlemeye gitmeseydim muhtemelen ben de ölecektim. Beni o kurtardı.”

Youth (2015) - IMDb

“Gençlik” filmini izlerken de belki bir filmde dahi olsa Maradona’nın hayat muhasebesini yaptığını görmenin iç huzuruyla doluyorduk ve kendimizi her geçen saniye filmdeki Fred veya Mick’in yerine daha net bir şekilde koymaya başlıyorduk. Maradona’yı Tanrı olarak kabul ettiğimiz zaman teşbihte kusur olmamasının yanı sıra O’na yaptığımız her eleştiriyle aynı zamanda Tanrı’yı eleştirebilme günahının doyumsuz hazzına ulaşıyorduk. Tanrı ise kendisine yaptığımız tüm bu eleştirilere ağzında purosunu tüttürürken Orson Welles’in I Know What It Is To Be Young eserinde söylediği gibi şu karşılığı verebiliyordu bizlere;

“Ben genç olmanın ne demek olduğunu bilirim,

Ama sen yaşlı olmanın ne demek olduğunu bilmezsin.

Bir gün, sen de aynı şeyleri söyleyeceksin.

Zaman akıp giderken geride kalır hikâyesi.”

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya