SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

PANORAMA: Sıkıcı mı? Süper Lig mi?

Süper Lig Panorama | 12.11.2019 12:22

Liderlik meselesinin ilk 3’ün de hatta 4’ün de ve 10 maçta kimin lider kimin kaçıncı sırada olduğunu bu kadar takılmaya gerek olmadığını gördük.

Didem DİLMEN Didem DİLMEN
PANORAMA: Sıkıcı mı? Süper Lig mi?

 

Süper Lig’de 11. hafta geride kaldı, maçları ve performansları analiz etmeye başlamadan, şu liderlik meselesinin de ilk 3’ün de hatta 4’ün de ve 10 maçta kimin lider kimin kaçıncı sırada olduğunu bu kadar takılmaya gerek olmadığını görmüş olduk.

Futbolda önce bugün vardır: Sivasspor da PANORAMA’ya hoş geldi...

Maçlara geçmeden son not: Bu haftanın golünün güzelliği, elbette gencecik bir futbolcunun ilk golüyle Süper Lig’in en genç golcüsü rekorunu ele geçirmesi nedeniyle ve işin aslı çok da mutlulukla Emre Demir’e verdik.

11. haftanın panoraması, en iyilerin seçimleri ve maçlara dair analizlerle başlıyor...

SAVUNMADA YANGIN VAR!

Panorama sayfalarında sezon başından beri tekrar ettiğimiz ve artık neredeyse kalıp haline gelmiş bir cümle var: Fenerbahçe coşkulu ve baskılı oyun kurarak rakibi kendi yarı sahasına hapsedemezse, savunmada verdiği derin boşlukları iyi değerlendiren her takım sarı lacivertlilere gol atabilir.

Kasımpaşa’ya karşı 3-2’lik galibiyeti sadece sosyal medyadaki iki cümle ile okumuş olanlar için “atmış ama yemiş bir takım, gollü güzel mücadele” fikri oluşmuş olabilir.

Cümlenin öznesi yok farkındaysanız, çünkü güzel mücadele eden taraf Kasımpaşa’ydı...

Fenerbahçe’nin coşkulu ve baskılı oyunu ile Kasımpaşa’yı kendi sahasına kapattığı anlar aslında en büyük zafiyetin oluştuğu dakikalardı.

11

Önce Koita’nın Altay’ın kurtardığı koşusu sırasında orta sahadan ceza sahasına girişine kadar bırakın savunmayı eşlik eden bir tek Zanka vardı, rakibin koşusuna cevap veremedi Fenerbahçe savunması...

Hemen arkasından da neredeyse kendi kalesinin önünden ileriye atılan uzun topla orta sahada buluşan Koita’nın Yusuf Erdoğan’a verdiği pas, yine rakibinin koşusuna yetişemeyen Fenerbahçe savunması, Khalili ve gol...

Bu iki pozisyon, bunca zamandır anlatmaya çalıştığımız, savunmada alan paylaşımı arkaya atılan toplardaki zafiyeti ortaya koyması açısından ders niteliği taşıyor.

Rakibin uzun ve arkaya atılan toplarında ileride kalan beklerin boşluğunu dolduramayan stoper performansı üzerine iki stoperin önünde rakipten gelen topları toplayan çapa görevi üstlenen ön libero eklendi.

Takım savunması zaten hata veren Fenerbahçe’de asıl görevi savunma olan oyuncular yavaş kalıyorlar. Zanka, Luis Gustavo, Serdar Aziz üçgeni, beklerin de hücuma desteğe çıktığı oyun planında bu denli kolay geçilme lüksüne sahip olamıyorlar.

10 numarasız, Ozan Tufan ve Tolga Ciğerci ile çift 8’li 4-1-4-1 dizilişinde merkez orta sahalardan en azından birinin gerisindeki 6 numaraya yaklaşarak savunmaya destek vermesi de gerekirdi ki Ozan da Tolga da ileride kaldılar.

Kasımpaşa karşısında Fenerbahçe savunması adeta çöktü.

5 gol olmuş maçta, 3-2 galip gelmiş Fenerbahçe için söylenecek tek bir olumlu şey bulmakta zorlanmak normal değil. Çünkü bu takım 3 golün 2’sini penaltıdan, 1’ini kornerden atıyor, akan oyunda rakip kaleci Fatih’i zorlasa da gol bulamıyor.

Tam bu noktada karşılaşmanın kalecilerine ayrı birer parantez açmakta fayda var.

5 gollü maçın kalecilerini övebilir misiniz?

Galiba maçın özeti de bu soru olsa gerek...

ÖMER & EMRE & AHMET LTD ŞTİ

22

Gaziantep FK’nın Galatasaray karşısında kolay teslim olmayacağını, Real Madrid maçı sonrasında epey zorlayacağını, puan kaybına dahi zorlayabileceğini öngörmek mümkündü.

Gelin görün ki maç hiç de öyle geçmedi.

Fatih Terim, Madrid’den 6 gol yiyerek dönen takımda ciddi bir rotasyon uyguladı.

3’lü savunma önüne 5’li orta saha ve 2’li forvet hattının merkezinde yerli futbolcular vardı.

Savunmaya Ahmet Çalık’ı, merkezin kanadına Emre Taşdemir’i, hücumun ortasına da Ömer Bayram’ı monte etti, Andone’nin yanına ise Adem Büyük yerleşti. Gaziantep FK’nın teknik direktörü Sumudica’nın hiç de hazırlıklı olmadığı bir plan vardı sahada.

Ligin başından beri en fazla yabancı oynatan takım olmasıyla bilinen Galatasaray, Gaziantep FK karşısına yerli oyunculardan bir iskelet kurmuştu. Bu 4 oyuncu, Gaziantep FK alanı içinde kendilerine adeta bir yol açtılar. Atak hattı yaratıp Gaziantep’in takım savunması yardılar.

Bu 4 oyuncunun oynadığı oyunu en iyi gösteren pozisyonlardan biri Feghouli’nin golüydü.

Golün hazırlayıcısı, Ahmet Çalık orta sahaya topu taşıyor, Marcao da Ömer Bayram’a ara pasla bırakıyor, Emre Taşdemir kanatta çizgiye indiriyor, Feghouli’ye sadece dokunmak kalıyor.

Sumudica’nın hazırlıksız yakalandığı bir taktik de oyunu sadece top kendisindeyken hızlandırıp top rakipteyken neredeyse zamanı durduracak kadar yavaşlatan Galatasaray’ın tempoyu ayarlamasına engel olamamasıydı.

Elindeki oyun planlarını rakibe göre esneten Sumudica’nın tüm notları daha maçın ilk dakikasında çöpe gitti, Gaziantep FK bu Galatasaray’a çalışmamıştı.

2. yarıda Galatasaray topu tamamen rakibe bıraktı, %33 topla oynama istatistiği ortaya çıktı. Gaziantep rakibi üzerine kalabalık giderek Galatasaray'ı kendi sahasına daha yakın oynamaya mecbur etti.

Gaziantep tehlikeli ataklar da yarattı ama ikinci yarının da en tehlikeli atağı Feghouli’nin direk içinden dönen topuydu.

Fatih Terim beklenen neşteri vurdu, Madrid maçı sonrası Taylan Antalyalı’ya kadar rotasyonda bekleyen oyuncuları saha atmak, olası bir mağlubiyet durumunda sıkıntı yaratırdı. Fatih Hoca’yı sadece forma giymeyen futbolculara şans vermek üzerinden değerlendirmek yeterli değil, Galatasaray, Gaziantep’i çalışmadığı yerden vurma avantajını akıllı bir planla yönetti.

TERZİ

Antonio Conte, Chelsea’nin başına geçtikten sonraki ilk basın toplantısında 3’lü savunma mı oynatacaksınız sorusuna şu cevabı vermişti:

“Her zaman, teknik direktörlüğü terziliğe benzetirim. En uygun ve en yakışanı dikmektir. En güzel kumaşı bulmak, en iyi dikişi atmak, en doğru ölçüyü almak… Aklındaki sistemi oynayamayacak bir kadroya dikte eden her hoca başarısızlığa mahkumdur.”

33

Abdullah Avcı, Beşiktaş’ın başındaki ilk hazırlık maçlarında ve sonrasında ilk lig maçlarında aklında oyun planını takıma oynatmaya çalışırken oyuncularının nasıl inançsız olduğunu gördüğümde endişeye kapılmıştım. Çok saygı duysam da geçtiğimiz sezon Başakşehir’in düşüşünün başladığı süreçte oynanan Çaykur Rizespor maçı sırasında kenardan “Oyuna bağlı kal” diye bağırdığı an gelir aklıma... O an aslında tüm bağların kopartılması gereken andı!

Abdullah Avcı’nın elindeki tüm notları, defterleri, planları yırtıp Beşiktaş’ı dikine, ileri ve rakip kale önünde oynatmaya başlamasıyla birlikte saha içerisinde futbolcuların kendilerine ve takıma inançları da ortaya çıkmaya başladı. Bağları koparması gerektiğini, bu kumaştan aklındaki ceketi dikemeyeceğini ve değişimin zamanını doğru yakaladı.

Belki henüz yeterli değil, hala Denizlispor’dan gereğinden fazla atak yedikleri, pozisyon verdikleri, geride boşluk bıraktıklarını görebiliyoruz. Henüz hücumdayken geriyi yeterince kapatamadıkları ortada, hücumda ise son vuruşlarda tercih hataları var.

Öte yandan Beşiktaş’ın artık yolunun biraz daha düze geçmeye başladığını söyleyebiliriz.

Denizlispor maçını pozisyon ve dakika bazında oturup analiz edebiliriz, ancak elimizde bu maçtan geriye kalan en önemli veri futbolcuların saha içerisinde çözüm üretmeye başlamasıdır.

İlk haftalardaki tutukluktan ziyade aslında tam olarak ne yapacağından da emin olmayan halin yerini her geçen hafta biraz daha müdahaleci, oyunun gidişatına dair fikir üretip hızla harekete geçen, planın farkında ve ikna olmuş bir oyuncu grubunun almış olması...

Abdullah Avcı, karar mercini değiştirdi, oyuncusuna saha içerisinde daha fazla sorumluluk verdi, rakip kaleye direkt gidebilecekleri planlar oluşturdu, kadroyu ve görevlendirmeyi revize etti.

Şimdi Beşiktaş’taki eksik sakatlar; takım as’larına kavuştuğunda izleyeceğimiz Beşiktaş’ın sadece sinyalleri var.

Terzi kumaşa teyelleri atıyor, aceleye gerek yok, henüz ceketin modeli ortaya çıkmadan övgüler dizmek için de henüz çok erken...

YİNE YEN AMA OYNAYARAK YEN...

Başlık doğru, hata yok... Trabzonspor-Alanyaspor maçını izlemiş olanlar aslında başlığın ne anlama geldiğini gayet anlamışlardır.

Maç sonunda Erol Bulut, “Kalemizde pozisyon görmeden yenildik” dedi, doğruydu.

Sezonu, ligi, takımları, puan durumunu, önceki maçları bilmeyen, mesela bir Japon’a izletsek bu maçı, orta sahada oyunun tek egemeni olmuş takımın nasıl olup da kale önünde bu kadar savruk, dağınık, isabetsiz olabildiğini anlamakta zorlanır; ligin lideri, en fazla gol atan takımı ve gol krallığı yarışına santrforunu göndermiş olduğuna inanmaz.

Gerçi bunlar için Japon olmanıza da gerek yok zira bu satırların yazarı üzerinden bunca zaman geçmiş olsa da hala bu maçta Alanyaspor’un ikinci bölgeden üçüncü bölgeye geçerken nasıl bu denli ruh ve karakter değiştirmiş olduğunu anlayabilmiş değil...

Maçı kaybeden taraf Trabzonspor olsaydı, bu yazıyı kurgulamak çok daha kolay olacaktı...

Öte yandan Ünal Karaman’ın takım oyununa dönemiyor olduğu, bireysel yeteneklerin saha içindeki çözümler üretmesine bu denli bağımlı hale gelen Trabzonspor’da tüm alarmlar aynı anda çalıyor.

İşin kötüsü, bunu kazandıkları bir maçın ardından söylemenin ne kadar anlamı olur, o da belli değil.

Onazi’nin yokluğunda Abdülkadir Parmak’ın da daha ileride oynamaya başlaması eklenince takım savunmasında sorun yaşıyordu.

Hosseini’yi Campi ve Hüseyin Türkmen’in önüne konumlamak Alanyaspor’un hücumdaki dağınıklığının etkenlerinden biriydi, Trabzonspor bu sezon ilk kez bir maçı gol yemeden tamamladı.

Öte yandan bu defa hücumda ciddi teklediler, Sosa’nın yokluğu ve Abdülkadir Parmak’ın da ihracıyla ota sahanın ileri çıkma ihtimali Nwakaeme ile Yusuf Sarı’ya kaldı, pek işlemedi.

Ünal Karaman, oyuncularına bağımlı olmayan bir takımı yeniden kurabilmesi için zamana ihtiyacı var, bu süreçte takım savunmasını toparlasa hücum açık veriyor, hücuma çıksa savunma batıyor. Trabzonspor’un sularının dalgalarını dindirmek kolay değil...

YENİ LİDER: MAHŞERİN DÖRT ATLISI

44

Alanyaspor yenildi, panoramaya yeni lider geldi...

Sivasspor’un sezonun başından beri oynadığı tüm takımlara karşı gösterdiği ve benim bu sayfada “çelik” benzetmesi yaptığım takımın liderliğine şaşacak bir durumumuz yok.

Mert Hakan Yandaş, Hakan Arslan, Emre Kılınç, Fernando Andrade “Mahşerin Dört Atlısı”na dönüştüler ve önlerindeki Yatabare ile önlem alınması çok zor oyunlar geliştiriyorlar.

Merkezde Cofie’nin yokluğunda Rıza Hoca’nın savunma önüne yerleştirdiği 22 yaşındaki Fatih Aksoy’u monte etmesiyle son iki haftadır takım gol de yemiyor. Sivasspor’un yedek kulübesinde de Erdoğan Yeşilyurt ve Arouna Kone gibi oyun değiştiren çok etkili hamle oyuncuları var.

Yıldız futbolcu almak yerine kendi yıldızını kendisi yarattı. Her hafta en iyi 11’i seçiyoruz, Sivasspor’dan bir futbolcu almadan gittiğimiz olmadı...

Sivasspor’un liderliği asla tesadüf değil, Alanya’nın kaybetmesini sabırla beklediler. Bakalım Rıza Çalımbay’ın takımı liderlikte ne kadar kalabilecek...

Süper Lig’e sıkıcı diyorsunuz bir de...

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya