SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

Beşiktaşlı Miralem Pjanic, Ronald Koeman'ı bombaladı!

FUTBOL | 04.09.2021 11:59

Beşiktaş'ın yeni transferi Miralem Pjanic, Marca gazetesiyle gerçekleştirdiği röportajda birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Beşiktaşlı Miralem Pjanic, Ronald Koeman'ı bombaladı!

Beşiktaş'ın Barcelona'dan bir yıllığına kiraladığı Miralem Pjanic, Siyah Beyazlılar'a imza attıktan sonra İspanyol basınıyla geniş bir röportaj gerçekleştirdi. Marca gazetesine konuşan 31 yaşındaki futbolcu, söyleşinin büyük bölümünde Ronald Koeman ile yaşadığı problemlerden bahsederken Türkiye'ye geliş süreci ve Katalan devine geri dönüp dönmeyeceğiyle ilgili de açıklamalarda bulundu. İşte Boşnak yıldızın o sözleri:

"Şu anda çok mutlu ve motiveyim. Beşiktaş'taki tanıtımımın ardından Saraybosna'ya geldim. Her şey çok iyi gitti. Bir önceki yıl içinden geçtiğim gibi bir durumu kabul edemezdim. Bunu istemediğim çok açıktı. Çünkü ben bir futbolcuyum. Beni mutlu eden şey her zaman oynamak. Yeni görevime başlamak için de çok motiveyim. 

Barcelona'nın oyun tarzını ve onların maçlarını izlemeyi hep sevdim. Son yıllarda futbolumu Barça'daki felsefeye uydurduğum açık. Kulübün içindeyken oyuncuları gördüğüm zaman dışarıdan düşlerini kurduğum şeyin tam da bu olduğunu anladım. Barça gibi bir kulüpte oynamak benim için her zaman en büyük hedefti. Ancak durumların her açıdan bu kadar zorlaşacağını beklememiştim. Bir oyuncu olarak beni endişelendiren şey, aynı zamanda içinden çıkmakta olduğumuz koronavirüs süreciydi. 

Barcelona'ya imza attığımda yaşadığım duygu yoğunluğu ailemden kaynaklanıyordu. Bosna Hersek'ten ayrıldıkları günden beri onlarla gurur duydum. Fakat aynı zamanda benim için bir rüya gerçeğe dönüşmüştü. Juventus gibi sıra dışı bir kulüpte çok mutluydum. Barça beni iki sene boyunca transfer etmek istemiş ama bunu başaramamıştı. Bir fırsat daha doğunca onlar da bunu değerlendirdiler. Ben de normal olarak çok mutluydum. Tüm çocukların oynamayı düşlediği bir kulübe gidiyordum. Benden beklentiler farklıydı. Zira son yıllarda Roma ve Juventus formasıyla maça ilk 11'de başlıyor, iyi işler yapıyor ve zaman geçtikçe harika bir gelişim kaydediyordum. İtalya'daki dokuz yıldan sonra bu adımı atmaya ve yeni bir meydan okumaya hazırdım. Bunu istedim ve doğru zaman da gelmişti. Ancak karşımda tanımadığım bir antrenör buldum.

Bugün bile Ronald Koeman'ın benden tam olarak ne istediğini bilmiyorum. Bana açıklama yapmaya ya da bir çözüm bulmayı denemedi. Takıma faydalı olmak ve daha hızlı uyum sağlamak için benden ne istediğini, neyi iyi veya kötü yaptığımı soran kişi ben oluyordum. Sezon içinde kupalar kazanmak için 17-18 futbolcuya ihtiyaç duyarsınız. Fakat ona göre futbolumda bir problem yoktu ve bana cevap vermiyordu. Zaman geçti, durumlar kötüleşti ama ortada bir sebep yoktu. Dediğim gibi kendisi iyi ve çok profesyonel davranıyordu. Anlaşılması çok zor bir durum. Kulüpteki kimse ne olduğunu anlamıyordu. 
Beşiktaş'tan teklif gelince bunu dinlemek istedim. Oynamak istiyorum, kalitemden eminim ve takıma neler katabileceğimi çok iyi biliyorum. Fakat bunun için güvene, diyaloğa ve düşüncelerin yüzünüze karşı söylenmesine ihtiyacınız var. Bana asla bir şey söylemediler. Doğrudan benimle konuşmalarını tercih ederdim ama olan oldu. Gerçekten çok tuhaf bir iletişim şekli vardı. Bunu hayatımda ilk kez tecrübe ettim. Bugüne dek hiçbir takımla veya antrenörle problem yaşamadım. Tüm teknik direktörlerle çok iyi ilişkilerim olduğunu düşünüyorum. Ne olduğunu gerçekten bilmiyorum. Koeman, sorumluluk ve yüzleşme istemiyordu. Çünkü bunu nasıl yöneteceğini kesinlikle bilmiyordu. 

Zor bir döneme girmiştim. Kulübün sıkıntıları vardı. Bir yıl önce Şampiyonlar Ligi'nden elendiklerinde hem kulüp hem de sponsorlar zor durumdaydı ve üstlerinde büyük bir baskı vardı. Barça, daima kazanmak isteyen bir kulüp. Takıma geldiğimde çok güçlü ve kaliteli bir oyuncu grubu gördüm. Bu takım La Liga'yı kazanabilirdi ama olmadı. Bunun gerçek nedenini söyleyemem ama daha fazlası olmalıydı. Çünkü çok kaliteli bir takımdık. Zor bir durumdu. Ben de koronavirüs nedeniyle iki hafta gecikmiştim ve ortada yeni bir antrenör vardı.

Benim durumum en başından beri zordu. Herkesten iki hafta sonra takıma katıldım. Onların arasına girebilmek ve kondisyoner ile yeni sezona hazırlanmak için tek başıma ufak ufak antrenman yapmaya başladım. Aradan iki, üç, dört, yedi ve 10 gün geçmesine rağmen teknik direktör, yeni sezon ve benimle ilgili düşünceleri hakkında biraz konuşmak için asla yanıma gelmedi. Beni diğerlerinin yaptığı gibi takıma tanıtmadı. Çok tuhaftı ama olsun. Bu, yalnızca başlangıçtı. Sakinliğimi korudum ve çalışmaya devam ettim. Oynamak için savaşmak ve iyi yerlere gelmek istiyordum. Ancak zamanla hiçbiri olmadı. Bir maç oynuyor, diğerinde oynamıyordum. Çok iyiydim ve futbolumu sahaya yansıtıyordum. Fakat tabii ki daha fazlasını istiyordum. Ben daima maksimumu ve takıma daha fazla katkı sağlamayı isteyen bir futbolcuyum. Daha az oynadığım ve işlerin zorlaştığı bir döneme girdim. Böyle bir durumda fiziksel ve zihinsel açıdan iyi olmak zor. Çünkü antrenörünüzle iletişim kuramadığınız için öz güveniniz ölüyor. 

Çok garip bir durumdu. Antrenör, kimin oynayıp oynamayacağını söyleyen kişidir. Ancak bunu yapmanın farklı yolları vardır. Şahsen her şeyi kabul edebilecek bir oyuncuyum ama daima yüzüme konuşulmasını isterim. Sanki hiçbir şey olmamış ve ben de 15 yaşındaymışım gibi davranılmasını istemem. Sonuna kadar savaştım. Takım arkadaşlarıma karşı profesyonel oldum. Onların da iyi hazırlanabilmeleri için hep sıkı çalıştım. Eğer orada bir antrenör varsa çözüm üretmesi gerektiğini düşünüyordum. 

Sezonun ilk bölümüne girmekte neden zorlandığımı herkes bana soruyor. Bunun nedenini bilmek istiyorlar. Fakat ben de bilmek istiyorum. Koeman, bana iki pivotla ya da Sergio Busquets ve benim son dört yılımdaki gibi defansın önünde 5 numara olarak oynamak isteyip istemediğimi sormadı. Sami Khedira ile birlikte Juventus'tayken iki pivotla Şampiyonlar Ligi finaline ulaşmıştık. Her pozisyonda oynamıştım ama antrenör beni hiç görmedi. Net bir pozisyonum yoktu. Bazen beş-on dakika oynuyordum. Bazen de 45 dakika için ısınıp hiç oynamıyordum. Böyle bir şeyi hiç yaşamamıştım. Kolay bir durum değildi. Sıkı ve aklı başında olmalısın. Çünkü bazen ona kötü reaksiyon gösterebilirsin. Futbol böyledir. Ancak ben her zaman hem ona hem de takım arkadaşlarıma karşı çok saygılı oldum. Beni sorduğunuz herkes iyi antrenman yaptığımı, çalıştığımı, formumu kaybetmemek için tatil günlerinde bile idman yaptığımı söyleyecektir. Ancak o, ilk günden itibaren üstümü çizmişti. 

Bu durumu kabul etmek çok zordu. Bir şeylerin değişmesi için sonuna kadar bekledim ama olmadı. Şampiyonlar Ligi'ndeki tüm maçlarda oynadım. Torino'da 2-0 kazandık. La Liga geldiğindeyse hep dışarıdaydım. Dolayısıyla antrenörün benden ne istediğini anlamak çok zorlaşmıştı. Ona bunu sordum. Kendisine 'Bayım, yanlış bir şey yaptım. Davranışım kötüydü. Benden tam olarak ne istiyorsunuz?' dedim. Belki de Massimiliano Allegri, Maurizio Sarri, Luis Enrique veya Luciano Spalletti gibi hocalara göre farklı talepleri vardı. Herkesin farklılıkları vardır. Bu normal ama takımın iyiliği için iletişim kurmak zorundasınız. Bana 'Hayır, hayır Mirem. Yalnızca rotasyon. Senle bir problemim yok. Tavırların iyi.' dedi. Sonrasındaysa daha fazla dışarıda kalıyordum. Nedenini anlamıyordum. İyi bir oyuncu ve takım arkadaşı olabileceğimi düşünüyordum. Profesyonel bir tavrım vardı. Tatil günlerinde de çalışıyordum. İyi olabilmek için antrenmanlardan sonra tek başıma koşuyordum. İsteseydi çok daha fazlasını verebilirdim. Fakat Koeman, çok çok tuhaf bir antrenördü. Böyle bir yönetimi ilk kez görüyordum. 

Koeman, bir gün sezon başındayken benimle konuşmaya geldi. Durumumu ve nasıl olduğumu sordu. Ona 'Bayım, oynamak istiyorum. Eğer transfer döneminde bir şey olduysa kulübün durumunu ve diğer her şeyi anlayışla karşılarım. Ancak oynamak istiyorum. Futbolu seviyorum ve mutlu olmak istiyorum. Peki ya başka bir şey bulamazsam? Koronavirüs nedeniyle transfer pazarı karışık.' dedim. Bana 'Elinde bir şey yoksa herkes gibi savaşacaksın.' diye yanıt verdi. Ben de böyle düşündüğümü ve herkes gibi savaşacağımı söyledim. Üç veya dört gün sonra ise bu sözünden sebepsiz yere döndü. Benimle hiç yüz yüze gelmedi. Aramızda ne antrenman sırasında ne de bireysel olarak kötü bir şey geçmişti. Bu sorulara gerçekten hiçbir cevap bulamıyorum. Barça'ya hiç bilinmeyen bir yerden gelseydim kaybolurdum. Fakat durum böyle değildi. Serie A'dan dört şampiyonluk, bir Şampiyonlar Ligi finali ve 100 Şampiyonlar Ligi maçı oynayarak buraya gelmiştim. Tecrübem vardı ve neler yapabileceğimi biliyordum. Ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Kolay değildi ama kendim için bir çözüm buldum. Futbolu çok seviyorum ve daha önceki yıllarda olduğu gibi oynamak istiyorum. 

Kendime neyi yanlış yapmış olabileceğimi birçok kez sordum. Belki de basına daha fazla oynamak istediğimi söylememden hoşlanmadı. Ancak bunu duyan herhangi bir antrenör 'Tamam, bu bir savaşçı. Böyle bir şey söylemesinden hoşlandım.' diyecektir. Belki öyledir ya da sadece benden hoşlanmıyor olabilir. Ama bunu yüzüme söylemesini isterdim. Yüz yüze bir görüşmemiz olmadı ve bunu anlamıyorum. Zorlu bir süreçti. Zira başıma ilk kez böyle bir şey geldi. Hayatımda ilk kez böyle bir davranışla karşılaştım. 

Kulüpteki yetkililerle başlarda biraz konuştum. Son günlerime yaklaşırken bana hayal kırıklığımı anladıklarını, çalıştığımı gördüklerini, iyi olduğumu ama bir şey yapamayacaklarını söylediler. Antrenörün içine giremezlerdi ama hiçbiri yaşananlara anlam veremedi. Bana davranışım ve profesyonelliğimden ötürü teşekkür ettiler. Benim için önemli olan, iyi bir profesyonel olduğumu bilmemdi. Anlıyorum ki kulüp, benimle sözleşme imzalamadan önce nasıl biri olduğumu öğrenmiş. Ben bir rekabetçiyim. Grup içinde de daima iyiyim. Oradayken Gerard Pique, Lionel Messi, Sergio Busquets, Jordi Alba ve daha birçoklarıyla oynamak büyük bir zevkti. Farklı bir futbol gördüm. Takıma daha çok katkı sağlamak isterdim ama gerekli fırsatı bulamadım.

Yalnız değildim. Yakından bakıp başkalarının da benim gibi olduğunu görebilirsiniz. Onlar hakkında konuşmak istemiyorum. İsterlerse kendileri açıklarlar. Sizce nasıl olabilir? Şubat'tan Mayıs'a kadar nadiren oynadım. Hayal kırıklığına uğramıştım. 'Üç yıllık kontratım var. İlgilenmiyorum.' diyebilirdim. Ancak böyle biri değilim. Kabul etmesi çok zor bir durumdu ama savaşmayacaktım. Hiç değişmeyecek bir insan vardı ki o da antrenördü. Kulübe, iyi antrenman yaptıktan sonra oynamayanlara karşı bir saygı eksikliği vardı. Teknik direktör, oynamayan futbolcuların tavırlarına hiç bakmadı. Bunu ilk kez gördüm. Antrenör sizin davranışınızı veya nasıl antrenman yaptığınızı görmek için orada olmadığında kendinizi gösterebilmek için nasıl motive olabilirsiniz? Gördüğüm en kötü şeylerden biriydi. Ortada büyük bir saygısızlık vardı ve bizim gibi oynamayanlar için bu durum kolay değildi. Şu anda oynamak için bir çözüm buldum ve mutluyum.

Futbolu seven biriyim. İşin ekonomik tarafı daima önemli. Ancak hayatta oğlumdan sonra en çok sevdiğim şey futbol oynamak. Mutlu olmak, savaşmak, takım arkadaşlarımla seyahat etmek... Futbola dair her şeyi seviyorum. Bunları sorunsuz yaparım. Zira en önemli şey mutlu olmaktır. 

Barcelona ile kontratım var. Kulüpten her zaman övgüyle söz ettim. Yalnızca bu antrenörle şansım yaver gitmedi. Fakat Barcelona her zaman Barcelona'dır. Başka biri 10 kere ayrılmayı düşünebilirdi. Bense ya bir yılı daha hiç oynamadan geçirecek ya da kupalar kazanmayı, Şampiyonlar Ligi'nde oynamayı ve 30-40 maça çıkmayı tercih edecektim. Şimdi oynayacağım. Bundan ötürü mutluyum ve futbola konsatreyim. Beşiktaş ile sezona başlamayı sabırsızlıkla bekliyorum. Orada mutlu olacağımı düşünüyorum.

Kontratımı feshetmek onları ilgilendiren bir sorun, beni değil. Herkesin problemleri olduğunu anlayabiliyorum ama bunları birlikte çözmenin yolları var. Aptal değilim, her şeyi anlıyorum. Ancak bunlar saygıyla yapılmalı. Kulübe çok yardım ettim. Maaşlardan haberim vardı ve imzayı attımda önceki yıllardan daha az kazanmak için çaba harcadım. Bunları konuşmayı seven bir insan değilim. Tüm bu durum hakkında da fazla bir şey söylemedim. Umuyorum ki Barcelona, gelecekte hem ekonomik hem de sportif açıdan iyi işler çıkarır. Takım arkadaşlarımın çok kupa kazanmasını istiyorum çünkü bunu hak ediyorlar. 

Barcelona'ya imza atmaktan asla pişmanlık duymadım. Bunlar hayatta oluyor ve ben de kariyerim boyunca daima savaştım. Hırslıyım ve rekabetçiyim. Barcelona ve Juventus seviyelerine ulaştım. Bu takımlar için oynayabileceğimi biliyorum. Ancak sadece şans bulamadım. Antrenör bana saygısızlık yaptı. 

Juventus ile görüştüğüm doğru. Pek çok şey vardı. Transfer dönemini harika geçiren fazla kulüp olmadı. Yalnızca Paris Saint Germain bunu başardı ki bunu nasıl yaptıklarını bilmiyorum. İngiliz kulüpleri için de aynı durum söz konusu. Stresli bir dönemdi. Durumum hakkında düşündüm ama bir çağrı alana kadar antrenmanlara odaklandım. Ancak zor bir durumdu. Bu konular hakkında asla konuşmadım ama insanların hangi süreçlerden geçtiğimi bilmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Herkesin kendi fikri olabilir. Her şeyi kabul ediyorum. Zor bir dönemden geçtim ve sonuna kadar savaşacağım. Zira neleri verebileceğimi biliyorum."

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya