İtalyan Oyunu: Yakın Mücadele

İtalya Serie A’da son birkaç haftanın en önemli gündem maddesi Juventus’un Portekizli yıldızı Cristiano Ronaldo’nun bir türlü atlatamadığı COVID-19’du. Cristiano Ronaldo olmadan çıktığı maçlarda galibiyet yüzü göremeyen Torino ekibi, Ronaldo’nun dönüşüyle beraber 3 puana da dönüş yapmış oldu.

Tabii ki bu 3 puanı sadece Ronaldo’nun dönüşüyle ele alamayız. Pirlo yönetimindeki Juventus sezonun ilk maçında gösterdiği iştahlı oyunu bu maçta aldıkları 4-1’lik sonuç dahil olmak üzere hiçbir başka maçta gösteremediler. Hatta saha içine, oyuncuların yüz ifadelerine bakacak olursanız bir bezginlik görünüyor. Bunda dinlenemeden başlayan yeni sezonun etkisi yadsınamayacak seviyede lakin Spezia gibi Juventus ile boy ölçüşme ihtimali bulunmayan bir takımın dahi belirli aralıklarda siyah beyazlı ekibe temposunu dikte ettirmesi bana soracak olursanız büyük bir sorun. Evet, sahadan 4-1 gibi net bir skorla ayrılmış olabilir Juventus ama bu sezon belki de son yıllardaki en zorlanılan şampiyonluk izlenecek. Ya Pirlo’nun bir çözüm üretmesi lazım ya da Juventus’un kendini aktif dinlenme modundan çıkarması… Aksi halde bu sezon çok canı sıkılır son şampiyonun.

Şampiyonluk favorilerinden olup bu haftayı kayıpla kapatan 2 ekip var. Bunlardan ilk Inter. Serie A’ya döndüğü günden beri San Siro’da Inter’e kaybetmeyen Parma, bu maçta da serisini sürdürdü ve maçı kaybetmemekle kalmayıp galibiyeti kıl payı olarak ellerinden kaçırdı. Inter’in ve Conte’nin ciddi eksileri olduğunu görmemek için objektifliği kaybetmiş olmak lazım ama yine de bu kadar basit ve modern dahi olmayan basit savunma arkası topları karşılayamamaları hayret uyandırıyor.

 Gervinho’nun Parma için attığı ilk gole bakacak olursanız, bu golü Inter savunması dışında bu ligde yiyecek bir başka takım ismi aklıma gelmiyor. Bu kadar konsantrasyon eksiğine sahip bir oyunda son dakikada maç boyu etkisiz kalan Ivan Perisic’in golü anca puanı kurtardı. Parma için bu sezon, ligde geçirdikleri diğer iki sezona göre daha zor olacak gibi görünüyor. Ama bu maçtaki gibi bir performans ortaya koyabilirlerse zor geçecek olsa da ligde orta sıraların bir parçası olacaklar.

Bu haftanın bir diğer zirve adayı kaybedeni ise Napoli oldu. 2020/21 sezonunun ilk düdüğünden beri oynanan tüm maçlara ve tüm takımlara bakacak olursanız Napoli kadar heyecan verici bir oyun ortaya koyan takım görmekte zorlanırsınız. Önde basan, topu tutan ve kanatlar arası bağlantıyı çok iyi kullanıp merkezde alan açabilen Napoli, bu sezonun en keyifli futbolunu oynayan diğer takımına çarptı. Geçtiğimiz sezondan beri gelişmekte olduğunu söylediğim Sassuolo ve Roberto de Zerbi’nin pasa dayalı gibi duran ama aslında direkt oynamayı benimseyen oyun stili Napoli’yi çok zorladı ve 2-0’la sonuçlanmasına neden oldu. Bu maçta milli futbolcumuz Kaan Ayhan’ın Osimhen’in rüyalarına girecek bir savunma yapması ise milli takım için umut veren bir haber.

Yine de Sassuolo için maçın yıldızı penaltıyla golü bulsa da o golden çok daha fazlasını yapıp bölgeler arasındaki bağlantıyı kuran, hücumu savunmadan başlatan Manuel Locatelli oldu. Milan’da istediğini bulamayan ve hala sadece 22 yaşında olan Locatelli’nin bu zeka dolu futbolu Sassuolo’yu bir fantezi dünyasına çeviriyor. Sassuolo’nun ikinci sıraya yükselmesi umarım artık dikkat çekmelerini sağlar.

Sıra geldi lidere, geçtiğimiz hafta Roma karşısında hayret uyandıran hakem kararlarıyla galibiyeti kaçıran Milan, bu hafta ligin en formsuz ekibi Udinese’yi, Udine’de 2-1 yenerek namağlup liderliğini korudu. Zlatan Ibrahimoviç’in attığı maçı kazandıran gol ise normal bir olay değildi. Zlatan, Zlatanlığını yaptı ve Udinese’yi, kendi usulüyle, kendi bildiği yolla yendi. Milan’ın görece olarak kolay başlayan fikstürü haftaya Hellas Verona maçı ile devam edecek. Liderliğini koruyamamaları büyük bir sürpriz olur.

Haftanın bir diğer önemli maçı ise Roma’da, Stadio Olimpico’da oynandı. Sezona yavaş girip yeni yeni ritim bulmaya başlayan Roma, Chiesa’nın Juventus’a gitmesinin ardından ciddi bir güç kaybı yaşayan Fiorentina’yı ağırladı. 90 dakikalık bu maç için söylenebilecek tek bir tanım var. “Sürklase etmek”

Benim için de ayrı bir yeri var bu eşleşmenin. Abim bir Roma taraftarı ben ise bir Fiorentina sempatizanıyım bu sebeple bizim için bu maç adeta bir kardeş derbisiydi. Ve sağ olsun morlu taraf beni yine kaybeden olarak konumlandırdı. Konuya dönecek olursak. Roma’nın, Fiorentina’ya göre orta sahada çok net ağır bastığını söyleyebiliriz. Bonaventura’nın sahada yer aldığı 57 dakika adeta bir gönüllü işkence sürümüydü. Bonaventura’nın çıkışıyla beraber hücuma yönelmek isteyen Fiorentina’yı maçın yıldızı Mancini yok etti. Fiorentinalı oyuncuların zihninde kalıcı bir yer edinmek istediğini düşündüğüm İtalyan stoper, rakip takımın ikinci yarıda isabetli şut çekememesinin baş nedeniydi. Bu dominant oyun ve net 3 puanla beraber başkent temsilcisi kendini 8. sıraya yükseltti.