Galatasaray, lige verilen ara öncesi Süper Lig’in en formda takımıydı ve bence 2011-2012 sezonundan beri en iyi futbolunu oynuyordu. Özellikle oyuna başlangıç becerisi olarak, geriden oyun kurma olarak Popescu – Taffarel’li dönemden beri en iyi oyununu oturtmuştu. Tabi orta saha presi, hücum yaratıcılığı ve gücü olarak bundan çok çok daha iyi dönemleri vardı Galatasaray’ın ama geriden oyun kurma olarak bu kadar iyi bir Galatasaray belki de tarihte yoktu!
İşte Marcao’nun sakatlığı sonrasında kimin oynayacağı bu yüzden çok önemliydi. Ahmet eldeki en deneyimli stoper alternafiydi. Emin gibi bir potansiyel vardı ama henüz 17 yaşına bile yeni basmış bir gençti. Benim beklentim Fatih hocanın Lemina’yı stopere çekmesi ve geriden oyun kurma planını devam ettirmesi yönündeydi. Lemina stoperde olunca Seri, Fenerbahçe deplasmanındaki gibi 6 numarada olabilir ve Belhanda ile Ömer de 8 numarayı oynarlar diye düşünüyordum.
Buna karşın Fatih hoca daha temkinli bir 11 çıkardı. Belki de bu sezon süre aldığı maçlarda iyi iş çıkaran Ahmet Çalık’a geçmiş maçlarından dolayı bir şans vermek istiyordu. Sezonun ilk yarısında Rize maçında ve Gaziantep FK maçında Ahmet oldukça iyi bir oyun ortaya koymuştu.
Yine de futbolda duygusallığa yer yok! Müsabakanın ilk 5 dakikasında Galatasaray’ın savunmadan oyun kurarken nasıl zorlandığı gördük ve Ahmet tercihinin ne kadar hatalı olduğu 5 dakikada ortaya çıktı. 3 ay önce bu konuyu çok iyi yapabilen Galatasaray hem bu ara yüzünden hem de Marcao’nun olmaması nedeniyle en önemli özelliğini yitirmiş görünüyordu.
Bu özelliği kaybettiği için maça çok kötü başlayan Galatasaray’da, bu kötü başlangıcın faturası Muslera’ya çıktı. Sakatlandığı pozisyonda tehlikeyi çok erken sezen Muslera, kaleyi çok cesur ve sağlam terk etti. Belki sakatlık pahasına çıktı, ofsayt olan golü kurtardı ama ağır bir sakatlık geçirdi. Ne kadar büyük bir kaptan olduğunu bu sakatlık pahasına gösterdiği cesaretiyle yeniden kanıtladı.
Buna karşın Galatasaraylı oyuncular bir türlü oyuna giremedi. Muslera’nın gösterdiği tutkuya sahip değillerdi. Yenen penaltı golü de Rizespor’un, Galatasaray’a göre maçı ne kadar fazla istediğini gösteriyordu. Okan’dan dönen topa 3 Rizeli oyuncu koşarken, bir tane Galatasaraylı oyuncu bile gelemedi.
Bu arada ilk yarının en kötüsü de Saracchi’ydi. Güney Amerika’da oyuncuların kurnazlıkları, hakeme göstermeden yaptıkları hareketler çok olağan. Buna karşın VAR’dan sonra bu hareketler çok riskli oldu. Penaltıda omuz omuza hareketten sonra Samudio’yu bıraksa sorun olmazdı ama sol ayağını çekmedi ve Samudio’yu bozdu. Hakem ilk seferde görmese bile VAR’a yakalanırsın. Saracchi’nin yol yakınken bu davranışlarından vazgeçmesi lazım. 22 yaşındaki bir genç için çok hatalı öğrenmiş bazı şeyleri.
SELÇUK BİLE DAHA İYİ OLURDU
İlk yarı bittiğinde aklımda şu vardı. Galatasaray 3 aylık aradan sonra temposuz oynayacağı bir maçta, top kullanamayan, sık pas hatası yapan oyuncularla oynayınca bu da takımı kötü etkiledi. Hem Ahmet, hem Ömer takımın top kayıplarını arttıran nedenlerdi.
Eğer tempo yapacaksanız çok koşacaksanız, topu kıran adamlar sorun yaratmaz. Tempo her iki takıma da bol top kaybettirir ve o tip maçlarda çok koşan mücadele eden oyuncular sırıtmaz hatta size katkı sağlar. Buna karşın tempo düşük olacaksa, o zaman topu kıran oyuncular sizi kırar. Yani bugün temposuz maçta Ömer değil Selçuk bile olsa Galatasaray için daha iyi olurdu.
2. yarıda da Ahmet – Ömer değişikliği ve yerlerinde Belhanda – Taylan’ı bekliyordum. Bu sayede Lemina stopere, Seri de 6 numaraya çekilebilirdi.
Açıkçası çıkanları tutturdum ama girenler çok farklı oldu. Fatih Terim devre arasından gemileri yaktı. Hemen çift forvete döndü ve topu kontrol oyunundan vazgeçti. 2. yarıda Saracchi bu kez de Tunay’ı arka direkte kaçırınca fark 2’ye çıktı ve Galatasaray adına işler daha da zorlaştı.
Golün hemen ardından Onyekuru’nun şutunda mükemmel bir kurtarışa imza atan Tarık, belki de maçın kırılma anını yaşattı. Daha sonra Galatasaray’da Belhanda’nın oyuna girmesiyle biraz hareketlenme olsa da yaşanan talihsizlikler silsilesi bitmek bilmedi ve müsabaka 2-0 sona erdi.
Bu galibiyet Rizespor’a ligde kalma yolunca büyük bir 3 puan kazandırırken Galatasaray’a da şampiyonluk yolunda ağır bir yara verdi ama kaybedilen üç puandan ziyade, Falcao ve Feghouli gibi oyuncuların hazır dönememiş olması belki de Galatasaraylılar için daha umut kırıcıydı.
Okuyucu Yorumları
0 Yorum