Alp Özgen'in Bundesliga Günlükleri 2: Kovac out, Ozan in

KOVAC OUT - OZAN IN

Herkese selamlar. Almanya’da oynanan müthiş maçların ardından yine Bundesliga Günlüğü’müze haftanın notlarını düşeceğiz ama bu hafta yazının ilk bölümünde perspektifi biraz daha geniş tutmak istiyorum.

Zira Avrupa’nın 5 büyük liginin önemli takımlarında oynayan lejyonerlerimiz öyle müthiş performans gösterdiler ki, Süper Lig’de oynanan temposuz, kalitesiz uyurgezer futbolun üstüne ilaç gibi geldi. Hemen her yerde detaylarını okudunuz; maç özetlerini izlediniz muhtemelen. Bu yüzden ben tekrar edip laf kalabalığı yapmayacağım.

Ozan Kabak’tan Cenk Tosun’a, Çağlar Söyüncü’den Enes Ünal’a, Kaan Ayhan’dan Yusuf Yazıcı’ya, Mert Çetin’e ve sahalar dönen Cengiz Ünder’e teşekkür borçluyuz. Çünkü futbolun Süper Lig’de oynanan oyun olmadığını bize hatırlatarak futbol sevdamıza hayat veriyorlar. Çünkü içimizdeki futbol aşkını canlı tutuyorlar.

Benim jenerasyonum çok iyi hatırlar. Biz Sociedad’lı Nihat’ın, Blackburn’lü Tugay’ın, Barcelona'lı Rüştü’nün, Inter'li Emre ve Okan’ın, Schalke’li Hami’nin, Milan'lı Ümit Davala’nın, Las Palmas’lı Oktay’ın, Anderlecht’li Serhat’ın, Fiorentina’lı Terim’in güzel haberlerini almak için medya mensupları olarak adeta yarışırdık. Onlar atınca, onlar ilk 11 çıkınca, onlar iyi oynayınca biz de gururla en şık manşeti atma yarışına girerdik. Kimisi başarısız oldu, kimisi göğsümüzü kabarttı ama böyle bir hafta hiç yaşamadık.

O yüzden belki de ilk defa yaklaşan uluslararası bir turnuva öncesi heyecanlı ve umutluyuz.

Bekle bizi EURO 2020 koşarak ve coşarak geliyoruz sana!

Gelelim günlüğümüzün ana maddesi Bundesliga’ya…

BUNDESLIGA’DA MÜTHİŞ HAFTA

Ne hafta oldu ama!

Bayern Münih beş yedi, Ozan Kabak ve Kaan Ayhan yıldızlaştı, Leipzig rekora koştu, Mönchengladbach liderliğin tesadüf olmadığını gösterdi, Union Berlin Bundesliga tarihindeki ilk Berlin derbisinde Hertha’ya acımadı, Hoffenheim Nagelsman’lı günleri hatırladı ve Leverkusen kalp kırmaya devam etti.

OZAN KABAK’TAN HARİKA BAŞLANGIÇ!

Çok değil bir hafta önce Bundesliga’yı takip eden herkes umutsuzca şu soruyu soruyordu: Ozan bu takımda nasıl 11’e girecek?

Açıkçası benim de kısa vadede Ozan’ın ilk 11 şansı için umudum yoktu. Geçen seneki kabus sezonun ardından Schalke lige müthiş başlamış ve bu performanstaki kilit faktör de takım savunması olmuştu.

Stambouli ve Sane’nin müthiş uyumu varken Ozan için kadro yakın ihtimal değildi. Ancak futbol bu; her an hazır olmanız gerekir. Stambouli’nin beklenmedik sakatlığı sonrası; mavi forma ile önce kupada sonra da ligde ilk kez 11’de başlayan Ozan Kabak da bunu kanıtladı.

Özellikle ligdeki kritik Augsburg deplasmanında. Daha maçın başında ligin en iyi stoperlerinden Sane’nin sakatlığı ile savunmada çok iyi işler yaptı. Ligin iyi forvetlerinden Finbogasson ve Niderlechner karşısında fiziksel olarak müthiş bir mücadele sergiledi. Ama bununla da yetinmedi ve iki kez yenik duruma düşen takımına son bölümlere girilirken hayat verdi Ozan. Caliguri’nin asistinde Schalke forması altında attığı ilk gol Ozan’ın kalitesini bir kez daha ortaya koydu. Bundesliga’daki ilk sezonunda Stuttgart forması altında yarım sezonda 3 gol atan Ozan Kabak bu sene bu rakamı geçerse şaşırmam.

OZAN SCHALKE İÇİN HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR!

Ozan’ın kadroya nasıl gireceği sorularını artık genç oyuncunun Schalke savunmasındaki rolünün ne olacağı alacak. Stambouli’nin sakatlığının ardından Sane’nin de çok ciddi bir sakatlık geçirmesi Ozan’ın 11’deki yerini banko yapsa da çok ama çok zorlu bir duruma soktu onu. Her ne kadar kaliteli ve başarılı bir stoper olsa da, milli oyuncumuzun 19 yaşında olduğunu unutmamak lazım.

Şahsen ben Ozan’ın bu iki isimden biri ile (tercihen Stambouli) oynayarak kendisini çok daha fazla geliştirebileceğini ve Schalke’ye de daha fazla katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Ama olan oldu ve Ozan artık büyük ihtimalle Nastasic ile birlikte oynayacak göbekte.

Nastasic de son derece tecrübeli ve kaliteli bir stoper. Savunma liderliğini Nastasic alır ve Ozan da rolüne sahip çıkarsa Schalke bu süreci minimum sorun ile atlatabilir. Sadece Augsburg maçında değil daha önce de stoperde başarılı maçlar çıkaran Weston McKennie de diğer bir opsiyon tabii. Kısacası Ozan’ın yeri banko. Sorumluluğu ise çok büyük.

BURASI BAYERN MÜNİH, SEN 5 YİYEMEZSİN!

Gelelim Bundesliga’da haftanın maçına. Sezonun değil; belki de son 15 yılın en ağır hezimetini yaşadı rekortmen şampiyon Bayern Münih Commerzbank Arena’da.

10 yıldır tek bir Bayern galibiyeti göremeyen Frankfurt, adeta yılların birikimi ile patladı Bayern’e.

5-1’lik hezimet Manuel Neuer’in kariyerinde ilk kez 5 gol yediği maç olarak da tarihe geçti. Zaten Javi Martinez oyuna girmese (çok çok geç yapılmış bir hamle olmasına rağmen) ve kalede Neuer olmasa maç 7’ye 8’e giderdi. Kalesinde gördüğü 5 gole rağmen kurtardığı 4 net pozisyon var Neuer’in. Frankfurt’un şut sayısı 17.

Frankfurt’un bu tarihi başarısını Boateng’in erken gelen kırmızı kartına bağlayanlar olabilir ve tabii ki farkta bu temel etken oldu. Ancak kırmızıdan önceki 9 dakika içinde de ev sahibinin 2 net pozisyonu vardı. Aslında bu mağlubiyet Bayern için malumun ilanı oldu. Hoffenheim’e yenilen, Augsburg’u yenemeyen, Olimpiyakos’tan 2 gol yiyen, kupada turu son 7 dakikada atlayan ve son 9 maçın hepsinde kalesinde en az 1 gol gören Bayern’in savunması zaten alarm veriyordu. Klinsmann döneminden bu yana bu kadar dağınık bir takım görüntüsü vermemişti Bavyeralılar.

KOVAC SÜRECİ YÖNETEMEDİ!

Müller krizi ile başlayan süreçte Coutinho’yu efektif olarak kullanamamasının ardından gelen 5-1’lik Frankfurt hezimeti Niko Kovac’ın sonunu hazırladı. Aslında Frankfurt gibi ligin en iyi pivot santrforlarından ikisi ve yine ligin en fazla isabetli orta yapan, pas veren ikilisi Kostic ve Da Costa’ya sahip olan Frankfurt karşısında Kovac’ın ilk 11’deki oyun kurgusu da tam anlamı ile teknik bir skandaldı.

Son 1,5 yıldır veteran görüntü çizen Boateng’in yanına sol iç stopere Alaba’yı koymak, iki kule Paciencia ve Bas Dost için müthiş bir ikram olmuştu. Ayrıca Kimmich, Tiago ve Coutinho’dan oluşan orta saha merkezi de aşırı yumuşak kaldı. Kovac takımına son darbeyi de Coman’ı keserek vurdu ve kendi sonunu hazırladı.

İnanın Bayern 10 kişi kalmasa da bu kurgu ile kazanma şansı olmayacaktı. Oyun içinde yaptığı değişikliklerin zamanlaması ve tercihleri de ayrı bir dosya konusu Hırvat hocanın.

Her ne kadar Kovac’ın sonun hazırlayan 5-1’lik Frankfurt hezimeti olsa da bu aslında buz dağının sadece görünen küçük bir bölümü. Kovac geldiği günden bu yana hiçbir an Bayern gömleğini taşıyamadı. Ne basın ne taraftarlar onun bu yeterlilikte olduğuna kalpten inanmadı.

Geçen sezonki kupa üçlemesi ve Dortmund’u 9 puan geriden gelerek geçmesi bile Bayern camiasını tam olarak tatmin etmedi. Oynanan futbol istikrarlı olarak Bayern’in oyunu olamadı. Çünkü burası Bayern. Allianz Arena’da herhangi bir takım karşısında 2-1’i korumak için defansif bir değişiklik yapamazsınız.

Çünkü Bayern skoru korumaz. Bayern farkı açar ve öyle rahatlar. Bayern farkı da budur, geleneği de budur. Şimdi bu geleneklere uygun bir hoca bulan kadar takım Hansi Flick’e emanet.

Konuşulan en önemli isim ise Mourinho. Portekizli teknik adam Almanca dersleri almaya başlamış.

FRANKFURT’TA ADI HÜTTER İMZASI

Bayern taraftarı teknik açıdan ne kadar mutsuz ise Frankfurt sempatizanları da bir o kadar mutlu ve gururlu.

Adi Hütter, geçen sene oluşturduğu Haller-Rebic-Jovic şeytan üçgeni ile hem oynattığı oyun hem de aldığı sonuçlar ile müthiş takdir topladı.

Avusturyalı teknik adamın kulübe katkısı bununla da sınırlı kalmadı, oynattığı sistemde parlattığı bu oyuncuların satışından kulüp 140 milyon Euro kazandı.

Ben dahil bir çok kişi şeytan üçgeni dağıldıktan sonra Frankfurt’un bu sene işinin çok zor olacağını düşünürken; Hütter’in parlattığı isimler şimdiden Avrupa transfer piyasasında yüksek rakamlar ile anılmaya başlandı.

(Hakkını vereyim sevgili Orhan Uluca’ya sezon öncesi Frankfurt ile ilgili bu olumsuz bakışımı söylediğimde bana: “Geçen sezon başı Jovic’i tanıyor muydun? Diğer oyuncular ile aynı etkiye ulaşamayacağını bilemezsin. Burası Bundesliga” demişti.)

Filip Kostic, Sow, Paciencia, Da Costa ve Joveljic seneye büyük transfer yaparlarsa kimse şaşırmasın.

SEZONUN HAYAL KIRIKLIĞI: LEVERKUSEN

Geçen sene Heiko Herrlich’ten koltuğu aldıktan sonra müthiş bir futbol oynatan ve taraflı tarafsız herkesin beğenisini alan Peter Bosz ve oyuncuları ise bu sezonun en büyük hayal kırıklığı. Geçen sene şampiyon Bayern Münih’e ikinci yarıdaki tek yenilgisini yaşatan ve önüne gelene gol yağdıran takımdan eser yok.

Julian Brandt’ı Dortmund’a kaptırdıktan sonra o bölgeyi dolduramamış gözüküyor Leverkusen. Brandt’ın ayrılışı en çok da Kai Havertz’i etkilemiş durumda. Geçen sene harikalar yaratan Almanların muhteşem çocuğu bu yıl ortalarda görünmüyor. Hal böyle olunca da tüm takımın performansı aşağıya düşüyor.

Savunma yapmayı zaten (geçen sezon da dahil) beceremeyen Bosz’un takımının acilen eski hücum ritmini bulması gerekiyor. Yoksa bir teknik adam değişikliği daha görebiliriz.

KAAN AYHAN’DAN OLAĞANÜSTÜ ASİST

Yazının başında milli stoperimiz Ozan Kabak’tan uzunca bahsettik. Bir diğer milli stoperimiz Kaan Ayhan da geçen sezon kaldığı yerden devam ediyor. Düsseldorf’un Köln’ü 2-0 yendiği maçta 70 metrelik nefis bir asist yapan Kaan savunmada da yine hatasızdı.

Geçen sezonun en fazla gol atan stoperlerinden biri olan Kaan bu sene de Düsseldorf’un ligde aldığı 3 galibiyette Kenan Karaman ile başrolde.

Kaan Düsseldorf’un kazandığı 2 maçta 1 gol 1 asist üretti. Yolunuz açık olsun çocuklar…

DİKKAT DİKKAT: DER KLASIKER BU HAFTA…

Bu hafta da Bundesliga Günlüğümüze son noktayı koyma zamanı geldi.

Hafta sonu Der Klasiker var. Bakalım Bundesliga’nın iki sorunlu şampiyonluk adayı Bayern Münih ile Borussia Dortmund’un kapışması nasıl sonuçlanacak.

Sezon başından bu yana istediği oyunu oynayamayan iki takımın Şampiyonlar Ligi dönüşünde fiziksel olarak daha da problemli olmaları da kuvvetli ihtimal. Her ne olursa bu kapışma kaçmaz.

Sevgiyle Kalın…