SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

Futbol Kapital: Zararları Kim Telafi Edecek?

Futbol Kapital | 19.10.2020 16:00

"Kulüplerin profesyonel kadrolar ile masa başında doğru yönetilmesi saha içindeki başarının bir belirleyicisi. Planlama, bütçeleme, gelir gider kontrolü gibi..." Kerem Akbaş yazdı.

Futbol Kapital: Zararları Kim Telafi Edecek?

Süper Lig’de borsaya açık kulüpler 31.08.2020 tarihli mali tablolarını KAP’a açıkladı. 2020-21 sezonuna ait ilk 3 aylık mali veriler yine alışık olduğumuz gibi İstanbul’un 3 kulübü için zarar ile noktalandı. Spor faaliyetleri yürüten şirketlerin mali tabloları normal şirketlerden farklı olarak Haziran ayının ilk günü ile başlar ve Mayıs ayının son günü ile son erer. Klasik şirketlerden alışık olduğumuz 1 Ocak – 31 Aralık dönemi spor kulüpleri için 1 Haziran – 31 Mayıs arasıdır. Ancak spor kulüpleri genellikle 9 ya da 10 aylık bir süreçte spor faaliyetlerinde bulunurken sezon başı ligler başlayana kadar geçen süre atıl bir dönemdir ve kulüpler yeni sezon hazırlıklarını bu dönemde yaparlar. Temelde sezonun ilk 3 aylık bölümü sezon başlamadığı için gelirin en az olduğu dönemdir.

2020-21 sezonu pandeminin gölgesinde başladığı için satılamayan kombine bilet ve loca gelirlerinden mahrum kalan kulüpler normal sezonlara göre daha da az bir gelir ile bu dönemi geçirmek zorunda kaldı.

Galatasaray 2019-20 sezonunun ilk 3 ayında 192 milyon TL gelir elde ederken 2020-21 sezonunun ilk 3 ayında ise 151 milyon TL gelir elde etti. Aynı dönemler için 2019-20 sezonunda 79,5 milyon TL net kar açıklayan sarı kırmızılı kulüp 2020-21 sezonu için ise 39,5 milyon TL zarar açıkladı.

Fenerbahçe 2019-20 sezonuna göre gelirini 25 milyon TL artırırken 2019-20 sezonunda 95 milyon TL gelir ve aynı dönemde 82,6 milyon TL kar açıklarken 2020-21 sezonun ilk 3 ayında 120 milyon TL gelir ve 30,1 milyon TL zarar açıkladı.

Beşiktaş’ta da durum ise 2019-20 sezonu için 112,8 milyon TL gelire karşılık 66,7 milyon TL zarar varken 2020-21 sezonu için gelir 120 milyon TL’ye çıkarken zarar 40 milyon TL’ye düşmüş durumda.

Öyle bir ligimiz var ki hem pandemi gölgesinde tribün gelirleri mum gibi eriyor hem de yayıncı kuruluş ile bir takım sözleşme dışı pazarlıklar yürüyor. Üstüne üstlük de kurun ani artışı ile ortaya çıkan tahribat henüz ne hasar verdi belli değil. Bu kadar belirsizlik için tek gerçek ise tüm kulüpler kan kaybediyor.

Kulüplerin borçlanmaları limit tartışması ile ayyuka çıkmıştı ve kulüplere sunulan yeniden yapılandırmanın sürdürülemez konuşuluyordu. Fenerbahçe 2 yıl anapara ödemesiz 5 yıllık bir yapılandırmanın günü kurtarmak olduğunu belirtip bu anlaşmadan uzak durunca limit konusunda sıkıntı yaşamaz ve 2020-21 sezonuna ait ana para borçlarını öteleyip limit sorununu çözmüştü ancak bunun kanayan yaraya tampon olduğunu herkes biliyor. Ancak günün sonunda bu borçlar ile tek gerçek var ki artık ödenemeyecek olmaları.

Borsaya açık kulüpler için borçlanmanın sebebi kar elde edememeleri. Çünkü borçlanma iki temel prensip ile yapılır. İlk yatırım yapmak için özkaynak yerine borç kullanma tercihi, diğeri ise mevcut zarardan kaynaklı açığı kapatmak. Futbol kulüplerimizin borçlanma motivasyonu zararların kapatılması. Borç kar ile ödenir. Ancak kulüplerimiz karın çok uzağında oldukları için borcu borç ile ödüyor ve faiz sarmalına kendini kaptırıyor.

Kulüplerin geldiği noktayı anlamak için aslında bugüne kadar ettikleri zararı göz önüne almak gerekiyor. Mali verilerde açıklanan zararları üst üste koyduğumuzda 3 kulübün sadece futbol şubesinin birikimli zararı 4,1 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Bu da kabaca şu demek bu kulüpler kazandıklarından 4,1 milyar TL daha fazla harcamışlar. Bu harcamayı yapabilmek için de sermaye artırmışlar, bankadan kredi almışlar, 3. kişilere borçlanmışlar ancak ödeme yapmamışlar ve bugünlere gelmişler.

Özkaynaklara baktığımızda ise her 3 kulübünde özkaynakları negatif. Yani kulüplerin varlıkları borçlarını karşılamıyor. Tabi burada kulüplerin en değerli varlıkları olan gayrimenkullerin şirketlerde değil derneklerde olduğunu da unutmamak lazım.

Kulüplerin mevcut yapılarını Finansal Fair Play talimatlarına uydurmak için (negatif özsermaye yasağı) toplam 2,5 milyar TL sermayeye ihtiyaçları var. Bu sermayenin hissedarlar tarafından karşılanması gerekiyor. Büyük hissedar olan dernekler ise şirketlere borçlu durumda. Normal şartlarda bu sermaye açığının kapatılması gerekirken bir de dernekler büyük ortak olarak borsaya açık şirketlerden para çekiyorlar. Bu da bu sermaye açığının kapatılmasını neredeyse imkansız hale getiriyor.

Kulüplerin kurtuluş reçetesine bol bol “sahiplik” yazılıyor ancak bu noktada bu reçetenin işe yaraması için sahip olacak kişinin oldukça yüklü bir fatura ödemesi gerekiyor. Galatasaray’ın toplam yükümlülükleri 2,3 milyar TL sınırına dayanırken, Fenerbahçe’nin yükümlülükleri 3 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Beşiktaş’ın ise yerine getirmesi gereken yükümlülükleri 2,7 milyar TL. Bu kulüplerden birini alan yatırımcının bu kadarlık bir borcun altına girmesi gerekiyor.

Kulüplerin profesyonel kadrolar ile masa başında doğru yönetilmesi saha içindeki başarının bir belirleyicisi. Planlama, bütçeleme, gelir gider kontrolü gibi temel yapıların sorumluluğunu alan ve bunlarla ilgili hesap verebilen yönetimler adına nice vaatler verilse de teori ile pratik arasında ülkemizde oldukça ciddi bir fark var.

En fazla zarar eden lig: Süper Lig! (UEFA raporu)

Bu zararlar bir kar topu gibi büyüyerek çoğalıyor ve buna önlem alınmış gibi yapılıyor. En son takım harcama limitleri ile kulüplerin harcamalarına sınırlama geldi ancak 2019-20 sezonunda bu limiti aşan kulüpler ilgili bir karar alınmadı ve ceza da verilmedi. Dünyanın en güzel metnini dahi yazsanız iş yine uygulayıcı da bitiyor.

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya