Fiesta La Liga: Dörtlü Final

Asistanaliz mobil uygulamasını indirmek için tıklayınız.

Fiesta La Liga | 27.01.2021 16:30

La Liga’da çift haftasında ilk dört sırada alışık olduğumuz takımlar yerini alırken, bu dörtlünün maçlarında öne çıkanları da Umut Can Güngör yazdı.

İhtiyaç Anında Camı Kırınız!

Normal şartlarda Atletico Madrid maçları futbolseverlerin büyük çoğunluğuna keyif vermez. Sezon başındaki Atletico Madrid için bu söyleme can-ı gönülden katılırdım fakat son haftalarda işler değişti. Özellikle Simeone’nin üçlü defans tercihi sonrası çok daha farklı bir kimliğe bürünen başkent ekibi için altın değerinde bir hafta oldu. En yakın rakipleri Barça ve Real Madrid’in Süper Kupa mesaisinden dolayı, çift maç haftasında eksik maçlarından birisini tamamlayarak puan farkını arttırma şansını elinde tutan kırmızı-beyazlılar aynı zamanda da rakiplerine gözdağı verme fırsatını yakalamıştı. Fakat o da ne? Eibar deplasmanında dakikalar 12’yi gösterirken kalede Jan Oblak, penaltının başında ise Eibar kalecisi Dmitrovic vardı.

Çok klas bir vuruşla kariyerindeki ilk golünü atan Sırp kalecinin üzerinden yapılan şakalar ise görülmeye değer. Özellikle Hazard ile La Liga’da aynı gol sayısına (1) sahip olduğuna dair yapılan şakalar oldukça trajikomik. Neyse biz tekrardan maçımıza dönelim. Yediği gol sonrası verdiği tepki her zaman pozitif yönde olan Simeone’nin öğrencileri bu maçta da farklı bir senaryo izletmedi bizlere. Luis Suarez önderliğinde Bask ekibini abluka altına aldıktan sonra golü de buldular fakat beklenen galibiyet golü bir türlü gelmiyor derken Suarez, “İhtiyaç anında camı kırınız!” dedi ve sahneyi devraldı. Takımına kazandırdığı penaltıyı çok soğukkanlı bir şekilde gole çeviren Uruguaylı golcü için Atletico Madrid taraftarları aynı şeyi düşünmüş olsa gerek. Gracias Barça! Hafta sonu ise Valencia karşılaşmasına bir maç eksiğine rağmen en yakın rakibi Real Madrid’in yedi puan önünde çıkan bir Atletico Madrid vardı. Sezon başından beri bir türlü istediklerini sahaya yansıtamayan ve büyük bir değişime girmesi beklenen, hatta bu değişime girmediği için de taraftarlarından büyük tepki gören Valencia’nın rakip olması ise kaymaklı lokum! Hem fikiriz dimi buraya kadar? İlk düdük çaldı ve karşılaşma başladı fakat neler oluyor? Tüm takım halinde muhteşem bir Valencia bizlere merhaba dedi Wanda Metropolitano’da. Racic’in muhteşem golüyle de öne geçen Yarasalar için hepimizi mahcup edecek derecede bir performans. Atletico Madrid ne yapar, bu maçı nasıl çözer derken, Simeone en büyük silahını devreye soktu: Duran Toplar! Güzel bir organizasyon ile golü bulan başkent ekibi için galibiyete giden kapıyı açan isim yine ve tabii ki Luis Suarez. Gol krallığında adını En-Nesyri’nin yanına zirve ortağı olarak yazan Uruguaylı golcü imza gollerinden birisine imza atarken Valencia’nın da fişini çekmiş oldu. Bu gol sonrası her iki takım da eski kimliğine kavuşurken üç golle üç puana ulaşan Atletico için maçı daha fazla golle kazanmak işten bile değildi.

Neden olmasın?

Covid-19'a yakalanan teknik direktör Zidane’ın yokluğunda tam kadro olarak Alaves deplasmanına çıkan Real Madrid için kolay bir galibiyet beklentisi vardı fakat bu kadar kolay olmadı. Öyle ki karşılaşmanın ilk dakikasından itibaren oyunu rakip sahaya yıkan eflatun-beyazlılar duran toptan bulduğu golle de kilidi açmış oldu. Sonrasında bizlere adeta bir antrenman maçı izlettiren Madrid ekibi, ilk yarı bitmeden bulduğu gollerle de maçı iyice kopardı.

İlk yarının sonunda La Liga’da yaklaşık üç ay sonra golle buluşan Eden Hazard ise hafta içinde yapılan Dmitroviç şakalarına alınmışa benziyor ki(!) hemen ligdeki gol sayısını ikiye çıkarttı. İkinci devrede ise iki takım da yarattığı tek ciddi tehlikeden gol çıkarırken maçın skorunu belirlemiş oldular. Real Madrid açısından sevindirici gelişme ise uzun zaman sonra bu kadar kolay elde edilen ve Courtois’in ön plana çıkmadığı bir galibiyet elde etmiş olmak olsa gerek. Yenilmezlik serisini dokuz maça çıkartan başkent ekibi için maç fazlasıyla yedi puanlık farkı kapatmak zor gözükse de ara sonrası oynanan bu etkili oyun en azından bana neden olmasın dedirtti. Siz ne dersiniz, Ramos’u bir kez daha elinde La Liga kupasıyla görebilir miyiz?

Yeni Jenerasyon

Hafta içinde Süper Kupa macerası da büyük bir hüsranla sonlanan Barcelona ve kaptan Messi için artık final ve final değerindeki maçlar eziyet niteliğinde. Finalde kariyerindeki ilk kırmızı kartı gören Arjantinli yıldızın yokluğunda çıkılacak Elche deplasmanı ise Katalan taraftarlara “Ligde de havlu atma zamanı mı?” dedirtmiş olsa gerek.

Neyse ki Koeman artık beklenen revizyonu yavaştan yapmaya başladı diyebiliriz. Yeni jenerasyon diyebileceğimiz yedi oyuncuya görev veren Hollandalı teknik adam, bunun meyvesini de fazlasıyla aldı. Karşılaşmanın ilk dakikasından itibaren oyunu fazlasıyla domine eden Katalan ekibi için öne çıkan isim olarak Frenkie De Jong’u söyleyebiliriz. Hollandalı genç oyuncu Barcelona’ya geldiği günden beri beklenilen performansı bana kalırsa ilk kez gösterdi. Bazıları için Xavi, bazıları içinse Iniesta tadında bir performans veren De Jong’un sadece golünü izlemek bu maç verdiği performans hakkında yanıltıcı olabilir. Attığı golün xG’sinin 1 olması, yaptığı klas asisti gölgede bırakmamalı. Bir de sahada gösterdiği muhteşem performansı tabii.

Sihirbaz En-Nesyri:

Adım adım Şampiyonlar Ligi potasına tırmanan Sevilla, Atletico Madrid deplasmanındaki yokluğun ardından var olma mücadelesi için sahadaydı çarşamba günü. Çift maç haftasının ilk ayağında Alaves deplasmanında soluğu alan Endülüs ekibi için geçen haftaki yazımda eski günleri hatırlatıyorlar demiştim. Yine öyle bir ilk yarı izledik ki ekran başındaki futbolseverler 45 dakika boyunca ekranın başında ayrılamamıştır. Maçın başında bulduğu gole taçtan yediği golle cevap alan kırmızı-beyazlılar, son haftalarda herkesi alıştırdığı şekilde galibiyet için sağlam bir reaksiyon gösterdi. Bu reaksiyonun sonucunda da yıldız oyuncusu Suso öyle bir gol attı ki bu satırlarda bu golden kalın punto ile bahsetmezsem hem size hem bana hem de İspanyol oyuncuya büyük ayıp olur. İzlerken şimdiden çift maç haftasının golü bu gol dedim bile! Bir de bu güzel golün üstüne tutanın da iyi olunca üç puan kaçınılmaz oluyor. Sevilla’nın Faslı kalecisi Bounou’nun Bask ekibinin kazandığı penaltıyı kurtarması ise birinci kaleci Vaclik’in sakatlıktan dönmesiyle beraber Lopetugui’nin yapacağı tercihin ne derece zor olacağını göstermiş olmalı.

Gelelim çift maç haftasının ikinci ayağı hafta sonuna. Benim İspanya futbolunda en sevdiğim şey her özerk bölgenin kendisine özgü ve ciddi derecede rekabet içeren derbileri olması. Endülüs derbisi diyince tabii aklımıza Sevilla-Betis gelir fakat Endülüs bölgesinde rekabeti arttıran ve çeşitlendiren ekip Cadiz’dir. Ligde son olarak 15,5 yıl önce Ramon Sanchez Pizjuan çimlerine çıkan Alvaro’nun öğrencilerine özel bir karşılama töreni düzenlendi. Yanlış anlamayın öyle kırmızı halı falan değil, ligin gol krallığı yarışındaki yeni bir numarası Youssef En-Nesyri’den bahsediyorum. Yıldız oyuncu, Cadiz savunması ve kalecisinin de kendisine asistanlık yapmasıyla derbide tüm sihirli numaralarını sergiledi futbolseverlere. Son dört haftada ikinci kez hattrick yaparak takımını da Şampiyonlar Ligi potasına sokan Faslı golcü için alev aldı desek yeridir.