SON DAKİKA HABERLER : Yükleniyor.....

Fiesta La Liga: Fısıltı

Fiesta La Liga | 09.12.2020 16:30

Barcelona'nın kayıp, Madrid ekiplerinin zafere ulaştığı La Liga'nın 12. haftasını Umut Can Güngör yazdı.

Fiesta La Liga: Fısıltı

Normal şartlarda direkt maçlara ve İspanya’daki futbolu yazmaya başlamaktı düşüncem ama dün akşam temsilcimiz Başakşehir’in, Paris’te, PSG’ye karşı oynadığı maçta Rumen dördüncü hakemin ırkçı saldırısına maruz kalmasına değinmeden geçmek istemedim. Başakşehir’in yardımcı antrenörlerinden olan Pierre Webo’ya yapılan hareketin hiçbir ‘dil’ açıklaması olmaz. Şimdi daha güçlü bir şekilde ırkçılığa hayır demeliyiz!

La Liga’yı düzenli olarak takip edenlerin ilk 10 haftanın en kötü üç takımına düşünmeden yazabileceği bir takımdı Celta Vigo. Oscar Garcia’nın gidişi ve Edouard Coudet’in gelişiyle birlikte bambaşka bir çehreye büründü Galiçya ekibi. Yeni teknik direktörüyle çıktığı ikinci maçta da etkili oyununu sürdürerek, üç puanı iki golle almasını bilen mavi-beyazlılar, haftalar sonra küme düşme hattından çıktı ve derin bir nefes aldı. Bask ekibi ise iki hafta önce Betis karşısında 4 gollü galibiyet aldığında, aldatıcı bir galibiyet aldıkları detayına dikkat çekmiştim. Beklediğim gibi de oldu ve Garitano’nun öğrencileri yine bir ileri bir geri yapmaya devam ediyor. Oynanan kötü oyunsa, bu kez ileriye adım atamayacakları konusunda bizlere net bir görüntü veriyor.

Cumartesi öğlen seansı, Levante fırtınasına sahne oldu. Rakibini öyle bir sürklase etti ki Valensiya ekibi, ilk dakikalardan itibaren bu maçı kazanacağını fermanla duyurdu tüm izleyenlere. Rakibinin eksik kalmasını da iyi değerlendiren Levante için yine de bu üç gollü galibiyet aldatıcı olmamalı. Zira uzun bir aradan sonra gelen bu galibiyetin ihtişamına kapılıp, tekrar kötü günlere doğru gitmemeleri gerek. Getafe ise haftaladır kazanamıyor. Bunun yanında saha disiplini deseniz sıfır. Teknik direktör Bordalas acil bir müdahalede bulunmazsa Madrid günleri kısa zaman son bulacak gibi gözüküyor.

Enteresan bir maç izledik Ramon Sanchez Pizjuan’da. Ramos’tan yoksun sahaya çıkan Real Madrid açısından zor bir maç olacağını düşünüyordum. Beklentilerimin aksine gerek oyun olarak gerekse Sevilla kalecisi Bono’nun başkent ekibine çift forvet oluşu, karşılaşmayı pamuk ipliği gibi çözen detaylardı. Ne demek istedim burada? Bono öyle bir maç çıkardı ki, karşılaşmanın tek golünde kendi kalesine parantezini de yanına alarak ismini yazdırırken, gol öncesinde de bir Real Madrid golü için uzunca bir uğraş verdi desek yeridir. Yine de ilk olarak Real Madrid’in güzel oyununu yazmak istedim cümleme başlarken çünkü gerçekten baştan sona hakimiyet kuran ve galibiyet için tüm doğruları yapan bir takım vardı sahada. Yine de skorer kültüründen çok uzak bir görüntü sergileyen eflatun-beyazlılar için fısıltılar kol gezmeye devam ediyor: Fısıltıların en gürültülüsü de Pochettino ismi.

Gündüz ve gece kadar farklıydı Atletico Madrid-Valladolid maçının ilk ve ikinci yarıları. İlk yarıda bir güneş gibi parlayan Kastilya ekibi için golü bulmak işten bile değildi. Siz beceriksizlik ya da şanssızlık olarak adlandırabilirsiniz, ben beceriksizlik olarak yorumluyorum. 10. maçına çıkarken kalesinde sadece iki gol görmüş bir takıma karşı daha ne kadar pozisyon bulabilirsiniz ki? İkinci yarı ise Madrid ekibi, gece karanlığı gibi üzerine çöktü rakibinin. Bulduğu iki golle liderliğini perçinleyen Madrid ekibi, şampiyonluğu mutlak favorisi olarak yoluna devam ediyor. Yine de Simeone’yi biraz tanıdıysak, maçın bitişiyle beraber ikinci yarıdaki güzel oyuna değil ilk yarıdaki kabus gibi oyuna odaklanmıştır.

Bu sezon Real Madrid ve Barcelona’yı birbirine çok benzetiyorum. Bunu fark edenin bir tek ben değil Cadiz teknik direktörü Alvaro’nun da olmasına çok sevindim. Zira, bir buçuk ay önce Real Madrid’i nasıl yendilerse, cumartesi akşamı da Katalan ekibini aynı şekilde mağlup etmeyi başardılar. Yine topu rakibine veren Endülüs ekibi, gol yollarında ise Barcelona savunmasıyla iş birliği içerisindeydi. La Liga’ya döndüğü ilk sezonda ligin Robin Hood’u olan sarı-mavililer için Avrupa kupaları hayali hiç de uzak değil. Barcelona ise liderin 12 puan gerisine düştü. La Liga tarihinde 12 puandan geri dönerek şampiyon olabilen bir takım yok. Tabii tarihte Messi’ye de sahip olan başka bir takım yok. Her ne kadar önceki yıllara göre sahadan daha uzak bir görüntü sergilese de Arjantinli yıldız için bu sezonki şampiyonluk mücadelesi yeni bir “challange” diyebiliriz.

Sezonun en keyifli maçını izledik Pazar “brunch”ımızı yaparken. Bir futbolseverin isteyebileceği her şey vardı Granada-Huesca karşılaşmasında. Benim gibi futbolda drama sevenler içinse kaymaklı ekmek kadayıfı. Karşılıklı gollerle ve dengeli bir oyunla geçen ilk yarı sonrası oyuna ağırlığını koyan Aragon ekibi iki farklı üstünlükle son dakikalara girerken sonunda demiştir herkes, ilk galibiyetlerini alıyorlar. Tabii Michel’in öğrencileri durur mu, yine bir sürprizle çıktı karşımıza. İki dakika içinde iki gol yiyerek bu haftayı da galibiyetsiz kapatmayı başardılar. Granada’nın ise Avrupa Ligi yorgunluğuna rağmen özellikle son dakikalarda gösterdiği efor takdire şayan cinstendi.

Real Betis’i Osasuna karşısında 75 dakika sonunda öne geçiren gol sonrası, Manuel Pellegri’nin derin iç çekişleri her şeyi özetler nitelikteydi. Haftalardır sahada varlığını dahi hissedemediğimiz Endülüs ekibi, çok net şekilde dersini aldığını hissettirdi bizlere. Buna rağmen aradığı golü bir türlü bulamayan yeşil-beyazlılar iyi oyununun meyvesini de sonunda bulduğu gollerle almayı başardı. Bask ekibi ise tepetaklak devam eden keskin düşüşüne devam ediyor. Galibiyet özlemi beş maça çıkan Arrasate’nin ekibi soluğu küme düşme hattında aldı bile. Acil bir önlem almazlarsa kendilerini bir anda ligin dibinde bulabilirler.

Sivas’tan üç puanla dönen Sarı Denizaltıları, Elche karşısında bu maçtan kalma olduğunu bizlere oldukça hissettirdi. Rakibinin de karşı kaleye gidemeyecek kadar gösterdiği zayıf görüntüsüyle beraber adeta golsüz beraberliğe dans eden iki ekip sahadan puanları paylaşarak ayrıldı. Villarreal açısından liderliğe oynadıkları bu haftalarda bu tip maçları kazanamamak büyük handikap. Zira şampiyonluk yarışı ya da Şampiyonlar Ligi bileti hedefleri varsa, güçlerini bu maçlarda göstermeleri gerek. Ne Avrupa Ligi yorgunluğu ne de şanssızlık bir bahane olmamalı.

Real Sociedad, son iki haftanın hayal kırıklığı benim için. Bask derbisinde bir gövde gösterisi beklerken Alaves kalecisi Pacheco duvarına toslayan Imanol’ün öğrencilerinde yine de ilk dokuz haftadan eser yok. Maç öncesi rahatsızlığı nedeniyle kadrodan çıkarılan David Silva’sız, olağan oyun planınından çok uzak gözüken Sociedad’da, çalışılması gereken en önemli konu gün yüzüne çıkmış oldu belki de. Çünkü şampiyonluk yarışında var olmak isteyen bir takımın oyun planı bir oyuncuya değil, bir sisteme bağlı olması gerekir. Bu maçtan galibiyet almış olsalar dahi üzerine düşülmesi gereken bir konuyken galibiyetsiz de ayrılmaları, belki de Bask ekibinin geleceği adına pazar akşamının en olumlu gelişmesi olabilir.

Skora bakıp, golsüz beraberliğe aldanarak sıkıcı bir maç olduğunu düşünenler çok yanılıyor, baştan söylemem gerek. Eibar da Valencia da gole öyle yakın oynadı ki bu karşılaşmadan gol atmadan ayrıldıkları için üzgün, gol yemedikleri için de sevinçli ayrılmışlardır. Öyle ki iki takımın da direkten dönen topları, girdiği gol pozisyonları, kaleciler Dmitrovic ve Domenech’in üst düzey performansları bahsetmeye değer olan en önemli detaylardı. Haftanın kapanışını yapan bu güzel karşılaşma bizlere, gol olmadan da futbolun keyif veren bir spor olduğunu ispat eder cinstendi.

 

Haftanın Takımı: Cadiz

Haftanın Oyuncusu: Fernando Pacheco (Alaves)

Haftanın Golü: Shinji Okazaki (Huesca)

Haftanın Teknik Direktörü: Edouard Coudet (Celta Vigo)

Haftanın Maçı: Granada-Huesca

Önümüzdeki Hafta İzlenmesi Önerilen Maçlar: Real Madrid-Atletico Madrid 12.12.2020 23:00

Real Betis-Villarreal 13.12.2020 18:15

GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ

Okuyucu Yorumları

0 Yorum

E-Posta hesabınız yayınlanmayacaktır. * İle işaretlenmiş alanlar zorunludur. Yönetici onayından sonra yorumunuz gözükecektir.

© Copyright Asist Analiz - Bolbol Medya